Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Ders kapsamında; öncelikle tüketici kavramı başta olmak üzere Tüketci Hukuku ile ilgili temel kavramlar incelenmektedir. Akabinde taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu sözleşme türleri üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda, özellikle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da ele alınmış olan tüketici satım sözleşmeleri, taksitli ve kampanyalı satışlar, kapıdan ve mesafeli sözleşmeler ve tüketici kredisi sözleşmeleri incelenecektir. Bunun yanı sıra genel işlem şartlarının yer aldığı sözleşmelerde tüketicinin korunması, imalatçının sorumluluğu, turistik gezi sözleşmeleri, devre tatil gibi konular da incelenecektir. Derste, Avrupa Birliği’nin tüketicinin korunması alanında yayınlanmış yönergeleri ve çeşitli Avrupa ülkelerinin mevzuatı mukayeseli olarak değerlendirilecektir. Dersin sonunda muhtelif sözleşme türleri özelinde tüketicinin haklarının ve sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin neler olduğu ve uyuşmazlık çözüm yolları özümsenmiş olacaktır. Bu ders; idari yargı teşkilatının tanınması, önemini, idari yargılama usulüne ilişkin ilkeleri ve kuralları, idari işlemlerin yargısal denetimi ile idarenin sorumluluğunun dayandığı esasları kapsar.
Kişilerin üstünün, eşyasının, konutunun ve aracının aranması; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.8, Anayasa m.20 ve 21 ile korunan özel hayatın gizliliği ve korunması hakkına yönelik müdahaledir. Bu hakka yapılacak müdahalelerin sınırları, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’de belirtilen şartlara uygun olarak ve kanunla belirlenmelidir.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.6/1-d hükmünde; yüksek mahkemelerin, adli ve idari mahkemelerin üye ve hakimleri ile cumhuriyet savcıları ve avukatlar “yargı görevi yapan” olarak tanımlanmıştır. Yargı mensubu olan hakimlerin, savcıların ve avukatların aranması, kendi özel kanunları ile düzenlenmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.58’de ise, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üstünün aranamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.91’de düzenlenen ve CMK m.90’a göre yapılan yakalama sonrasında cumhuriyet savcısının kararı ile kişinin geçici süre hürriyetinden mahrum bırakılmasına “gözaltı” denilmektedir. Madde incelendiğinde; yakalamanın suçüstü halleri ile sınırlı tutulduğu, kolluk tarafından gerekli tedbirler alındıktan sonra yakalanan kişiye yasal haklarının bildirilmesinin öngörüldüğü ve suçüstü hali ile sınırlı yakalama sonrasında kolluğun cumhuriyet savcısına bilgi verip emri doğrultusunda işlem yapmasının düzenlendiği görülmektedir. Madde uyarınca yakalananlar hakkında tatbik edilebilecektir.6 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunun 6.
- Grev hakkı ve lokavt iyiniyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz.
- 2) Yolcular Terminal alanında karşılaştığı bütün olumsuzlukları Terminal yetkililerine, Terminal polisi ve zabıtasına ve özel güvenlik elemanlarına bildireceklerdir.
- İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.8’de “Özel ve aile hayatına saygı hakkı”, Anayasa m.20’de “Özel hayatın gizliliği” ve m.22’de “Haberleşme hürriyeti” güvence altına alınmış, kişilik haklarına yapılabilecek müdahalelerin sınırının belirlenmesi öngörülmüştür.
- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri asıl üye sıfatını kazanır.
İlk Derece Mahkemesi tarafından Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar, istinaf ve temyiz kanun yollarına tabidir. CMK m.286/3-a-1 uyarınca; hakaret suçundan verilen cezanın süresi ne olursa olsun, bu karara karşı temyiz yolu açıktır. Gerekçeli karar yazıldığında, kısa kararla birlikte dava dosyası kanun yollarına gönderilecek, kararda bulunduğu söylenen hatalar ilk olarak istinaf ve ikinci olarak da temyiz mercileri tarafından değerlendirilecektir. Adli kontrol müessesesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.109 ve devamında düzenlenmiştir. CMK m.109/1’e göre, “Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100’üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir”. Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, adli kontrol tedbiri tutuklamaya alternatif ve öncelikle uygulanması gereken bir koruma tedbiridir. Çünkü tutuklama tedbiri, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını tümü ile kısıtlamaktadır. Kasten insan öldürme ile neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçlarının her ikisi de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiş olup, hem TCK m.81’de ve hem de TCK m.87/4’de düzenlenen hükümlerin tatbiki için de failin fiilinin bir sonucu olarak mağdurun ölmüş olması gerekmektedir. Bu yazımızda; sanık müdafiinin duruşmada yer almadığı durumda, sanık hakkında mahkumiyet kararı ile birlikte tutuklama kararı verilmesinin hukuka uygun olup olmayacağı değerlendirilecektir. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar bakımından, sanığın hangi suçtan sorumluluğuna gidilmesi gerektiğinin tespiti için mağdurun yaşının belirlenmesi önem taşımaktadır. Bu konuda; yalnız mağdurun gerçek yaşının tespitinin değil, Türk Ceza Kanunu’nun “Hata” başlıklı 30. Fıkrası uyarınca suçun maddi unsurunda hata halinin gündeme gelebilecek olması sebebiyle, mağdurun yaşının sanıklar tarafından kaç olarak bilindiğinin, anlaşıldığının veya algılandığının da önemi bulunmaktadır.
Bunu takiben, üniversitenin farazi duruşma salonunda söz konusu dava dosyasının farazi duruşması uygulamalı olarak yapılmakta ve öğrenciler üstlendikleri rollere göre iddia, savunma veya karar faaliyeti yürütmektedir. Bir meslek olarak avukatlığı tanıtmayı amaçlayan bu derste, avukatlık mesleğinin tanımı ve benzer kurumlardan farkları, meslek olarak avukatlığın özellikleri, avukatlık mesleğine kabul için aranan şartlar, avukatlık mesleğinin yürütülme biçimleri, avukatın hak ve yetkileri, avukatın yükümlülükleri ve sorumlulukları incelenmektedir. Ders, ulusal ve uluslararası mahkemeler tarafından uygulanan çağdaş uluslararası ceza hukuku konuları üzerinde yoğunlaşacaktır. Dersin ilk bölümünde, uluslararası ceza hukukunun ’non bis in idem‘, yasallık ve şahsilik gibi temel ilkeleri tartışılacaktır. İkinci bölümde, uluslararası topluma karşı işlenen suçlar, ulusal ve uluslararası hukuk normları çerçevesinde incelenecek ve Avrupa Topluluklarının ortak bir ceza hukukunun yaratılması perspektifine eğilinecektir. Dersin üçüncü bölümü, uluslararası ceza mahkemeleri ve yetkileri, ceza soruşturması ve muhakemesi aşamalarında uluslararası adli yardımlaşma yöntemleri ve suçluların iadesi konuları ile ilgili olacaktır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü, yetki alanı ve uygulaması ile ad hoc ceza mahkemeleri bu bölümde değinilecek temel hususlardandır. Bu derste çocuk hukuku ile ilgili temel kavramlar ve çocuk haklarının tarihsel gelişimi, Anayasa’da ve uluslararası anlaşmalarda çocuk hakları, çocuklara ayrımcılık yapma yasağı, çocuğun üstün yararı ilkesi, kamu hukuku ve özel hukukta çocuğun korunması konuları incelenmektedir.
Meydana gelen olaylara müdahale edip, kontrol altına alınması; olayla ilgili kişilerin saptanması, kimlik veya şeklinin belirlenmesi, sanıkların ve delillerin ele geçirilmesi bakımından belirli yönde ve belirli bir alanda aramaların yürütülmesi,konularına ilişkin,harekat esaslarını belirler. Jandarma görevin yürütülüşünde kanuni kısıtlamalara ve insani düşüncelere bağlıdır. Faaliyetlerine muhatap olanlara, düşman gibi görülmemesi için gerekli özeni gösterir. Kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere, hükümet emirlerine ya da tebliğlere ve genel olarak kamu düzenine uygun olmayan eylemleri, işlenmesinden önce kanun ve nizamlar çerçevesinde önlemek. Yakalanan kişinin kaçmasını önlemede,gözaltında bulundurulurken ciddi bir tehlike oluşturması ve özellikle birlikte bulundurulduğu kimseler ve personelin güvenliği için zorunlu görüldüğünde veya intihara kalkıştığı ve bu yolda hazırlıkta bulunduğunda,bu davranışlarına engel olmak için; yakalanan kimsenin sağlığına zarar vermeyecek şekilde gerekli önlemler alınır.
Suçla ilgili görülen olaylar aynı zamanda Cumhuriyet Savcılığına da bildirilir. Cezasını çekmek üzere çağırılıp, bu çağrıya uymayanlara, hakkında hüküm verilip de kaçacağından şüphe edilen hükümlüler hakkındaki ihzar müzekkereleri, günsüz olarak çıkarılır. Günsüz ihzar müzekkeresini yerine getirmek için yakalanan kişi, gözaltında bekletilmeden; gerekli işlemler tamamlanarak, müzekkereyi çıkaran makama en kısa sürede götürülür. Tutuklama Müzekkeresi, çıkaran makamca iki örnek olarak düzenlenir. Jandarmada kalan diğerinin üzerine; bir örneğinin sanığa verildiği, verilme tarihi ve sanığın yakalandığı gün ve saat ile, tutuklamaya itiraz hakkı bulunduğunun sanığa hatırlatıldığı yazılır. Ayrıca devriye komutanı da aynı yere kimliğini de yazarak imzasını atar. Genel olarak serseri ve sabıkalıları anlatmak için kullanılan şüpheli deyiminden ayırmak amacıyla, bu Yönetmeliğin uygulanışında Jandarma; bir suç işlemek şüphesi altında bulunanlar hakkındaki işlemleri yürütmede ve düzenlenen belgelerde, sanık deyimini kullanmaya yetkilidir. Gibi olguların varlığı durumunda, tutuklama müzekkeresi kesilmesini gerektirir şartlar varsayılır. Kabahat türünden suçlarda; suçun karşılığında hafif hapis cezası bulunması şartıyla, ancak kaçma kuşkusunun varlığına ilişkin olgular gözönünde bulundurulur. Genel güvenlik gözetimi altında bulunanların bu durumu, hafif hapsi gerektiren suçları yönünden bir tutuklama nedenidir. Arama sırasında elde edilen suçla ilgili kağıtlar, zilyedi rıza göstermedikçe, jandarma tarafından incelenemez. İncelenmesine rıza gösterilmeyen kağıtlar, olabilirse zilyedinin huzurunda bir zarfa konur ve resmi mühürle mühürlenerek, silsile yoluyla yetkili ve görevli hakime gönderilir.